Yükleme Kuramları ve Yanlılıkları (2. Parça)


Önceki yazıda yükleme konusuna bir giriş yapmış ve konuyla ilgili ortaya atılan bazı kuramlara değinmiştik. Bu yazıda ise yükleme yanlılıklarından bahsedeceğiz. Önceki yazının sonunda da belirttiğim gibi insanların davranışlara ve insanların içinde bulundukları durumlara atfettikleri nedenlerin nesnelliği tartışmaya açıktır ve bu noktada belli yanlılıklar tespit edilmiştir.
Bu noktada ilk değinilecek yanlılık uyuşma yanlılığı diye de Türkçeye çevrilmiş temel yükleme yanlılığıdır. Buna göre insanlar dış faktörlerin etkisi açıkça göz önünde olduğunda bile durumları kişisel özelliklere yükleme konusunda bir eğilime sahiptir. Oysaki insanlar her zaman belli durumsal faktörlerin etkisindedir ve bu durumun avantaj veya dezavantaj oluşturması söz konusudur. Tarihe mal olmuş kişiliklerin hayatlarının bulundukları koşullar göz önünde bulundurulmadan, doğrudan sahip oldukları özellikler ile açıklanması buna genel anlamda gösterilecek örneklerden biridir.


Pettigrew, uyuşma yanlılığının yanına iki faktör daha ekleyerek nihai yükleme yanılgısı fikrini ortaya atmıştır. Buna göre insanlar, bir davranış sebebiyle ortaya çıkan sonucun ‘amaçlanmış’ olduğuna ilişkin bir fikre sahip olma konusunda bir eğilime sahiptir. Bunun yanında özcülük (esasicilik), yani yapılan davranışın kişinin kökenine veya bağlı olduğu bir grubun doğal sonucu olduğuna yönelik düşünce de bu yanlılığa sebep olur. Mesela bir kadın sürücü arabasıyla kaza yaptığında, olayın ayrıntıları bilinmese bile kadın olmasıyla kaza yapması arasında doğrudan bir neden sonuç ilişkisi kurulabilir. Kazanın temel sebebi olarak sürücünün kadın olması gösterilebilir.
Yüklemeyle ilgili bir diğer yanlılık da aktör-gözlemci etkisidir. Bu etkiye göre de insanlar, diğer insanların davranışlarını kişisel, kendi davranışlarını ise daha çok çevresel faktörlere yüklerler. Televizyondaki bir bilgi yarışmasındaki yarışmacının hata yapması izleyenler tarafından bilgisizliğe bağlanırken yarışmacı yarışma atmosferinin etkisinden söz edebilir.


Bu etkiyi ortaya çıkaran durumlardan biri aktör ile gözlemcinin olayı farklı konumlardan değerlendiriyor oluşudur. Bir resme farklı açılardan bakan kişiler esasında aynı şeye bakmıyorlardır. Bu perspektif farklılığı olaya ilişkin yorumun farklı olmasını beraberinde getirir. Bir diğer faktör ise aktör ile gözlemcinin bilgi kaynaklarının farklı olmasıdır. Aktör, kendisini etki altına alan çevresel etmenler hakkında çok daha donanımlı iken, gözlemcinin tek dikkat ettiği/edebildiği şey aktörün davranışıdır.
Fakat bu yanlılık da her koşulda geçerli değildir. Başarılı olma durumu söz konusu olduğunda aktörler çevresel etkilerle o kadar da ilgilenmezler. Kazanılan bir maç sonrasında futbol takımının antrenörü sıkı çalışmalarının meyvesini aldıklarını söylerken, mağlubiyet sonrasında hatalı hakem kararlarını veya zeminin kötü oluşunu vurgulayabilir. Veya toplumumuzda ebeveynlerin, çocukların beğenilmeyen davranışlarında sorumluluğu diğer ebeveyne yüklerken (bknz. bu çocuğu hep sen şımartıyorsun), beğenilen davranışlarında ‘benim oğlum/kızım’ sahiplenişinde bulunmaları da buna gösterilebilecek güzel bir örnektir. Bu şekilde başarı/başarısızlık durumunda kişinin kendisine yönelik yaptığı yüklemenin farklılaşmasına ise kendini kayıran yanlılık denir. 
Bu noktada yanlılıkların da esasında çok işlevsel bir içerik barındırdığını söyleyebiliriz. Çünkü varılan sonuç nesnel veya tutarlı olmasa da kişinin zihnindeki bilişsel çelişkiyi kendi benlik saygısı lehine sonuçlandırmasını sağlar. Kavramda da denildiği gibi kişi kendini kayırır.
Bir de ‘kendini sabotaj’ olgusu vardır. Burada yanlılık henüz eylem yok iken, başarı veya başarısızlık söz konusu değilken kendini gösterir. Bir öğrenci, sınıfta kalacağını düşündüğü bir dersin sınavından önce olabildiğince fazla kişiye hiç çalışmadığını, yakın zamanda hastalandığını ve buna benzer pek çok nedeni sayar döker. Bu davranış henüz olay gerçekleşmeden yapılır ki, kişi başarısızlığa kılıf uyduruyormuş gibi algılanmasın.
Bu konuda sayılacak yanlılıklardan biri de ‘adil dünya inancı’ olgusudur. Fakat bu konunun tek başına, ayrı bir yazı konusu olduğunu düşündüğüm için burada değinmeyeceğim. Ayrıca yüklemelerin gruplar arası boyutta incelenmesi de dikkate değer bir konudur.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yükleme Kuramları ve Yanlılıkları (1. Parça)

Deli Deli Küpeli (1986) Filmi Işığında Toplumsal Eşkiyalık Kavramı

Norm ve Uyma Davranışı